28 Mart 2019 Perşembe

TEVAZU HAKKINDA / ERKİN VAHİDOV













TEVAZU HAKKINDA (Türkiye Türkçesi)


Ne kadar mağrur dursa da
Bardağın önünde eğilir çaydanlık.
Öyleyse bu tekebbür niye?
Bu kibir, bu gurur niçin?

Mütevâzı ol, hatta bir adım bile
Geçme gurur kapısından.
Bardağı insan bunun için
Öper daima alnından.



SADÂKAT (Türkiye Türkçesi)

İhtiyar çamın
Kökünü açıp
Çektiler çifte uğran sarıp beline;
Ama o, toprağa pençelerini daldırmış
Katiyyen kopmuyordu
Yetiştiği yerden…

Nihayet çatırdayarak yere yıkıldı
Budadılar, sonra alıp götürdüler; ama
O, pençesine yaşadığı yerden
Bir avuç toprak alarak gitti.



KEMTERLİK HAKIDE/ERKİN VAHİDOV

Gerçi şunça mağrur turse hem,
Piyâlege egiler çaynek.
Şundey eken, menmenlik neçün,
Kibr ü hevâ nimege kerek?

Kemterin bol, hatta bir kadem
Otma gurur âstânesiden.
Piyâleni insan şunung çun
Öper dâim peşânesiden

                                1956


SADÂKAT/ERKİN VAHİDOV

Kekse karagaynıng
İldizin açıp,
Tardıler koş arkan salıp beliden.
Lâlin u tuprakka pençesin sançıp,
Sıre kozgalmesdi
Ungen yeriden…

Nihâyet, gurs etip yerge kuladı,
Butap, song köterip ketdiler,
                                       birak,
U öz pençeside alıp cönedi
Yaşagen yeriden
Bir sıkım tuprak.

                                       1964


11 Mart 2019 Pazartesi

OK / YAHYA KEMAL BEYATLI


-Tâlim ve Terbiye üstâdı İhsan Bey’e-






Yavuz Sultan Selim Hân'ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı,
O Gâzî Hünkâr’ın mutlu gününde.

Vezir, molla, ağa, bey takım takım,
Güneşli bir Nîsan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;
En er kemankeşe yetti üç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı,
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.

Hünkâr dedi: “Koca! Pek yaman saldın!
Eğerçi bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda,
Bu sihirli oku nereden aldın?”

İhtiyar, elini bağrına soktu,
Dedi ki: “İstanbul muhasarası
Başlarken aldığım gazâ yarası
İçinden çektiğim bu altın oktu!”



Dersaadet Gazetesi / 13 Kasım 1920

30 Ocak 2019 Çarşamba

ARAL`A AĞIT / ALİ AKBAŞ




        
Yakup Deliömeroğlu’na









Rüyamda gördüm Aral’ı
Aral derinden yaralı
Mağcan gibi, Çolpan gibi
Onun da bahtı karalı.

Karada kalan kayıklar
Eski günleri sayıklar
İnci mercan saçan Aral
Nerede o şakayıklar.

Aral’ın suyu kan gibi
Yaralı bir ceylan gibi
Meğer göller de ölürmüş
Kuğu gibi, insan gibi.

Ural’dan inen marallar
Aral’da saçın tararlar
Yıkanacak göl mü kalmış
Bilmem ki neyi ararlar.

Solum Hazar sağım İtil
Benim göbek bağım İtil
Hani senin altın çağın
Tükendi yağ, kaldı fitil

Göl değil kımızdı Aral
Bir iffetli kızdı Aral
Kalınca küffar elinde
Yer altına sızdı Aral.

Devran geçmiş, kervan göçmüş
Aral’ı bir evran içmiş
Ah neden sonra anladım
Buraları sevmek suçmuş.



18 Ocak 2019 Cuma

DAYAN KALBİM / NECİP FAZIL KISAKÜREK












Seni dağladılar, değil mi kalbim
Her yanın, içi su dolu kabarcık
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık

Sensin gökten gelen oklara hedef
Oyası ateşle işlenen gergef
Çekme üç beş günlük dünyaya esef
Dayan kalbim, üç beş nefes kadarcık